Akp Gerçeği

Vatana İhanetin Belgeleri

Fethullah, AKP, Hristiyan Misyonerlik, ABD ilişkisi.

AKP Fethullah Gülen İlişkisi

AKP hükümetinde görev alan bir bakanın itirafı ile yasada tanımı ve meşruluğu olmayan FGÖ’nün, hükümete yaptığı fiili müdahaleye karşı ses çıkartamadıklarını ve çaresiz kaldıklarını, Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet HAKAN’nın 2 Nisan 2007 günkü makalesi sayesinde öğrendik… (Aşağıda Ahmet Hakanın o yazısını bulabilirsiniz)

Aradan yalnızca 26 gün geçti. TSK 27 Nisan 2007 günü AKP hükümetine karşı, bu sefer T.C. Devletini var eden temel nitelikleri hatırlatmak üzere internet sitesinde yalnızca bir bildiri yayınlandı.

FGÖ yargı, yasama ve yürütmeye müdahale ederken ses çıkartmayan AKP hükümeti, TSK’nın hatırlatmasına ise “Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez. Genelkurmay Başkanlığı, hükümetin emrinde, görevleri anayasa ve yasalarla tarif edilmiş bir kurumdur” dedi.

AKP hükümeti, Türk yasalar nezdinde meşruluğu olmayan FGÖ muhatap alarak, T.C. Devletini nasıl bir acz içine düşürdüğünü, “bu cemaat de çok olmaya başladı… El attığı bütün işlerden biz zararlı çıktık” derken, Cumhuriyet savcılarının bizzat Adalet Bakanı tarafından “cemaatçi savcılar” olarak anılmasının da üstünde fazlası ile durulmadı… Adalet Bakanı, “cemaatçi polisler” ile Yargın tartışılmasız bağımsızlığına gölge düşürmekle kalmayarak, Türkiye’deki açılan davaları da derinden etkileyecek olan, “cemaatçi savcılar” meselesini anlatması ise olağan üstü kaygı vericiydi.

T.C. Devletinde açıkça istihbarat faaliyetlerinin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiş iken, bakan bizzat, “Fethullah Hoca istihbarat işlerine meraklıdır. Ama onun merakı yüzünden olan bize oluyor”, demiştir… Böylelikle T.C. Devleti içinde, GÜLEN örgütünün istihbarat faaliyeti yürüttüğü de anlaşıldı.

Bakan, Fetullah Gülen’e yazar aracılığı ile “Hocam din işleri ile istihbarat işlerini birbirine karıştırmayın” mesajı da yolladı…

Tüm bu nedenlerden dolayı, T.C Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN ve bakanlar kurulu üyeleri hakkında, 2820 Sayılı siyasi partiler kanununa, 5237 sayılı Türk ceza kanununa Muhalefet ve T.C. Anayasanın ilgili maddeleri gereği Antalya Cumhuriyet Savcılığına 20 Nisan 2007 günü suç duyurusunda bulundum. Çünkü AKP, Anayasa’ya, siyasi partiler kanunu’na, Türk ceza kanununa muhalefet ederek devlet yönetmiş. Türkiye’de yasama, yürütme ve yargıya açıkça müdahale ettirmiştir.

Türkiye’de yasalar önünde örgüt lideri muamelesi yapılan F. Gülen cemaatine mensup kişilerin, bakan-bakanları etkilediği, fakat hükümetin en önemli bakanlardan birisinin korkudan olsa gerek, sorunu “kamu önünde açıkça ortaya koyacak denli cesur olmaması”, “YÜRÜTME” erki açısında dehşet vericiydi.

Genelkurmay hatırlatması sonrası, Türkiye’de ve AB adına konuşan Olli Rehn gibi demokrasiden bahsedenlere şimdi sormaz mıyım,

– AKP hükümetinin bir bakanı, FGÖ’nün yasadışı faaliyetleri hakkında açık itirafı varken, neden hiç konuşmadınız?
– FGÖ’nün AKP hükümetine müdahalesini neden tartışmadınız?
– FGÖ’den korkan bir AKP hükümeti, T.C. Devleti Cumhurbaşkanını nasıl seçer?

Fethullahın Dinler Arası Dialog ile Yok Etmek İstedikleri

 

Papalığa göre, Hıristiyanlaştırmada en büyük engel; Müslümanların, Muhammed aleyhisselamın son peygamber olduğu, O’na inanmayıp yolunda gitmeyenlerin, sonsuz olarak Cehennemde kalacağı, inancıdır. Buna bağlı olarak da; son dine inanmayıp Müslüman olmayanların düşman kabul edilmesi, Müslüman olana kadar bunlarla mücadele edilmesi inancı.

Bu inancın kırılması için ortaya yeni fikirler attılar. Bu fikirleri yerleştirmek için, Papaz Thomas Michael 1987’de Türkiye’ye geldi. Bazı İlahiyat fakültelerinde seminerler verdi. Bu fikirlerin devamlı kendileri tarafından seslendirilmesinin tepki doğuracağını bildikleri için de, düşüncelerini yayma işini İlahiyat fakültelerinde ikna ettikleri bazı akademik kadrolara havale ettiler.

Bu, İslamın temel inancına aykırı fikirleri iki ana grupta toplayabiliriz:

1- “Kur’an-ı kerimin bazı ayetleri ve bazı hadis-i şerifler tarihi sürecini doldurduğu için bunlarla amel edilemez. Kur’an-ı kerimin gelmesiyle yürürlükten kalkmış olan İncil ve Tevrat’ın hükümleri hâlâ geçerlidir. Bugünkü İncillere ve Tevrata inanan, Yahudi ve Hıristiyanlar da cennetliktir. Ehl-i Kitap ile ilgili âyetler, hadisler tarihseldir, dolayısıyla bugünkü Yahudi ve Hıristiyanları değil o dönemin insanlarını bağlar.”

Nitekim, ülkemizde dinlerarası diyaloğun önde gelen temsilcisi Fethullah Gülen, bu konu ile ilgili âyetleri yorumlarken; Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili Kur’an-ı kerimde geçen ayetleri, bilinen manalarının dışında çok farklı bir düzeyde ele alıyor: Ayetlerde geçen düşmanlığın o günün Yahudi ve Hıristiyanlarını içine adığını, Kur’anın kullandığı aynı üslup, bugünün Yahudi ve Hıristiyanlarını içine alacak diye bir şart, bir mecburiyet olmadığını, ayetlerin kesin, fakat bugünkü Yahudi ve Hıristiyanları içine aldığının kesin olmadığını, ifade etmektedir.

( Hoşgörü ve Diyalog İklimi s.155-156)

Yine aynı kitapta, Sayın Gülen, Kur’an-ı kerimde, Hıristiyanlarla, Yahudilerle ve Müşriklerle ilgili geçen sert ifadelerin uç noktayı temsil ettiğini,Yahudi ve Hıristiyanlarla diyalog kurup dostluk tesis edilebileceğini, Kur’anın onları dost edinmemek konusundaki nehyinin (yasağının) hususi şartlarda olduğunu; bunu umumileştirmenin Kur’anın ruhuna aykırı olacağını, Üstad Bediüzzamanın “Münazarat” kitabında bildirdiğini ifade etmektedir. (s.170)

Hocaefendi, aynı konularla ilgili hadisleri yorumlarken de, “Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan âyetler ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberlerleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır.” diyor.

( Küresel Barışa Doğru, s.45)

Evanjeliklerin Gerçek Furkan’ı:
The True Furqan
(al-Furqan’ul-Haqq
)

the true furqan

Evangelic rahip Anis A. Shorrosh tarafından derlenen ve giriş ve sonuç kısımları haricinde 77 bölümden oluşan 368 sayfalık bir kitap. 7 yılda hazırlandığı söylenen kitapta, metnin al-Saffee tarafından ilham alındığı ve al-Mahdy tarafından yorumlanıp açıklandığı belirtiliyor.

Rahip Anis Shorrosh, Filistin kökenli bir Arap-Amerikan rahip. 1967’de Kudüs’ten göç ediyor, ABD’de teoloji eğitimi alıyor. Filistin’de Müslümanlarla olan ilişkilerinden hareketle, ABD’de İslam’a ve Müslümanlara karşı mücadeleyi temel uğraşı ediniyor. Halka açık toplantılar, TV ve radyo programlarında sıkça yaptığı İslam karşıtı söylem ve eleştirilerini ayrıca kitaplaştırıyor ve böylelikle Islam Revealed (1988) ve Islam A Threat or a Challenge (2004) gibi çalışmaları kaleme alıyor. Katı İslam karşıtı tutumunu öyle aşırı bir noktaya iletiyor ki Shorrosh, Koenig’s International News’te yayımlanan “Twenty-Year Plam: Islam Targets America” başlıklı bir yazısında, şayet sıkı önlem alınmazsa 2020’lerde İslamın ABD’yi istila edeceği uyarısında bulunuyor ve bunun için Müslümanların çok yönlü bir çalışma içerisine girdiklerini Hollywood’dan TV, radyo ve internete kadar tüm iletişim araçlarını ele geçirmeyi planladıklarını ileri sürüyor, tüm Hıristiyanları buna karşı önlem almaya çağırıyor.

Anis Shorrosh’un en önemli özelliği evanjelist bir Hıristiyan olması. Hatta onun adına kurulu olan “The Anis Shorrosh Evangelistic Association” adında bir misyoner teşkilatı da mevcut. Her evanjelist gibi Shorrosh’un da en önemli gayesi tarih boyu Hıristiyanlığın yayılma konusunda bir türlü başarı gösteremediği İslam ülkelerinde yaşayan halklara ulaşabilmek ve onları Hıristiyanlaştırabilmek.

The True Furqan’a baktığımızda bu kitabın böyle bir amaca yönelik olarak hazırlandığını görüyoruz. Kitabı derleyen, al-Mahdy lakabıyla, 1999’da The Atlantic Mounthly ve Baptist News magazinlerine verdiği röportajlarda, kitabın amacını kısaca şöyle açıklıyor: “Biz İslam dünyasına ulaşmanın yolunu bir türlü bulamamıştık. … Öyle ki sağlık konusunu, okulları, kitapları, filmleri ve diğer birçok yöntemleri kullandık.” Ona göre bu yolların hiçbiri, Müslümanlara, Hıristiyanlığın anlatılması konusunda yeterli düzeyde etkili olmamıştı. Kullanılan klasik yöntemler baştan sorunlar taşıyordu. Öyle ki Müslümanların anlayabileceği düzeye sahip Arapça bir Kitabı Mukaddes çevirisi bile yoktu; zira mevcut çeviri günlük konuşulan dildeydi ve Arap geleneğinde önemli olan kutsal metin dilini içermiyordu. Dolayısıyla Hıristiyan öğretilerinin özellikle Arapça konuşan Müslümanlara rahatça ve etkili şekilde hitap edebileceği bir aracın bulunması gerekliydi. İşte bu noktada The True Furqan başlıklı kitap hazırlanarak devreye sokuldu.

Kitabı derleyene göre bu kitap, her yönüyle Müslümanların kutsal kitabı Kur’an’ın tüm özelliklerine sahipti. Yani Kur’an gibi o da bir ilham/esin ürünüydü, apaçık, saf bir klasik Arapça ile yazılıydı, üslup ve akıcılığa sahipti. Hatta –ona göre- Kur’an’da var olan 100 linguistik ve gramatik hata The True Furqan’da yoktu. Tüm bunlar metnin Müslümanları etkilemesi ve kısa zamanda onların Hıristiyanlaşmasına yol açması için yeterliydi. Hatta kitabı derleyen, yaptığı bir röportajda kitabın etkisinden o kadar emin olmalı ki Hıristiyan dünyasına seslenerek, Hıristiyanların kısa zamanda akın akın Hıristiyanlaşacak olan Müslümanları aralarına kabul etmeye hazır olup olmadıklarını sormaktadır.

Açıkça anlaşılacağı üzere, bu kitap, evanjelikler tarafından misyonerlik amacıyla hazırlanmış bir metindir. İçeriğine baştan sona Hıristiyan öğretileri ve teolojisi hakimdir. Kültüre uyarlama (yani contextualisation ya da inkültürasyon) yöntemi doğrultusunda, Hıristiyan mesajını Müslümanların kendi gelenekleri, din dilleri ve kültürel öğeleriyle onlara sunmayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda metin hazırlanırken tamamıyla Kur’an üslubu, dili, terminolojisi ve Kur’an’ın şematik yapısı temel alınmıştır. Yani metin surelere ve ayetlere paralel tarzda bölümlere ve cümlelere ayrılmıştır (hatta Arapça metinde bunlara sure ve ayet denilmektedir) ve her bölümün başına besmeleye benzer ama teslis içeriğine sahip bir başlangıç ifadesi eklenmiştir. Kullanılan dil ve vurgular yönünden de Kur’an kopya edilmeye çalışılmıştır.

Bu noktada metni derleyen, The True Furqan’ın, 1400 yıldır muhaliflerine yönelik “bir benzerini getirin” meydan okumasını yapan Kur’an’a karşı bir meydan okuma olduğunun da (!) altını çizmektedir. Zira yazar, oluşturduğu metnin Kur’an’daki tüm özellikleri taşıdığı iddiasıyla Kur’an’ın bu meydan okumasına cevap verdiği düşüncesindedir.

Bu metin, başta Ortadoğu ve Bangladeş olmak üzere İslam ülkelerinde dağıtılmakta ve Müslümanlar bu yolla Hıristiyanlığa çekilmeye çalışılmaktadır.

Kitabın düşündürdükleri:

1. Kültüre uyarlama yönteminin misyoner örgütlerince ne boyutta uygulamaya konulduğunun çarpıcı bir örneğini oluşturması
2. Evanjeliklerin fanatizmini ortaya koyması
3. Diyalog söylemini ve çabalarını baltalaması (gerçi evanjeliklerin misyonerlik amacına yönelik olmayan bir diyaloga şiddetle karşı çıktıkları bilinmektedir)

Kaynaklar : http://www.nurettinveren.net , diyalogcu.wordpress.com , hürriyet gazetesi , http://www.dinlertarihi.com

Mayıs 15, 2007 - Posted by | Akp, Fethullah Gülen, türkiye | , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

15 Yorum »

  1. ya hu kardeşim siz ne yapmaya çalışyosunuz
    ya bi genç olraka ben kime inanacam ve ne yapacağımı şaşırdım
    herkes birbirini karalıyo
    herkes başkasına göre vatan haini din düşmanı
    ya kardeşim Allah aşkına ya Allah aşkına bizlerin kafasını niye bukadar bulandırıyosunuz
    yeter artıkhepinizden de sizlerin karaladıkları ve sizlerden de Ahirette yakanıza yapışacağız biz ler haberiniz olsun

    Yorum tarafından mert | Mayıs 25, 2007 | Cevapla

  2. kardesım sana sonuna kadar katılıorum..ama sana ufakta bı onerı wermek ısterım..dini senden daha ii bıldıını ıddıoa edenler senden daha zekı veya olmayan bısıyı war edebılecek kısıler dııldır..bısım dınımız ayet ve hadıs kurallarına gore sekıllenmektedır..demek ıstedıım kımseye ınanma gu venme..ac oku..ayet ve hadısler..ben kımseye ınanmıorum..allahtan ve onun resulunden baska..

    Yorum tarafından kürşat | Mayıs 31, 2007 | Cevapla

  3. slm!kardeşim…
    Haklısın ama anlamaya başlasak iyi olacak!
    Fethullah hocadan çıkan dinler arası dialog fikri dünyada yeni değil;bizi hıristiyanlaştırmanın Türkiye ayağı!!!!!!

    Yorum tarafından yok olan gelecek | Mayıs 31, 2007 | Cevapla

  4. nurettin denen adam satilmis ruhunu ve kalbini satmis turk insanina hizmet eden tum bireyleri zan altindan birakmak icin karalama kampanyasi yuruten karanlik guclerin kuklasi olmustur. onu bunu karalayacagina ele avuca gelecek birseyler yapsada bizde onun muridi olsak

    Yorum tarafından ali | Haziran 12, 2007 | Cevapla

  5. allah bu akpnin belasını versin
    .bunların hepsi müslüman kılığına giren yahudiler ve ermeniler.KAHROLSUN AKP!!!

    Yorum tarafından ONUR | Haziran 13, 2007 | Cevapla

  6. onur’ a aynen katılıyorum..bunlar müslüman kılıgına girmiş yahudilerdir.kahrolsun satıcı akp…tayyip musanın soyundan geldigini kabul ediyor zaten..musanın soyundanım diyor..karısı da öyle…bugün abd de yahudi lobisi tarafından yönetiliyor.tayyibi rp beyoglu ilçe başkanlıgından akp başkanlıgına kadar getiren kim.medyayı satın alıp halkın kafasına akp’ yi işleyen kim. veya halka para dagıtan kömür dagıtan kim..bu paralar hep nerden geliy or.işte tayyibi başa getiren kişi ilk günden beri sürekli görüştügü kişi, cia ajanı, yahudi mason olan morton abromowitz dir…

    Yorum tarafından kemalistzafer | Haziran 15, 2007 | Cevapla

  7. Bazen gercekleri görmek nedense insanlara ZOR GELİR,HALEN ŞU İBLİSLERE OY VERECEKLERİN OLMASI BENİ KAHREDİYOR. BU KADAR SATILMIŞLIK ,OLABİLİRMİ?KENDİLERİNDEN BAŞKASINI MÜSLÜMAN OLARAAK GÖRMEYEN SENDEN BENDEN AYRIMI YAPAN ,EN ACISI’DA HARAM OLAN HERŞEYİ YAPAN YİNE BUNLAR.NASIL MÜSLÜMANLIK BU ANLAMIŞ DEGİLİM.

    Yorum tarafından adanalım | Haziran 15, 2007 | Cevapla

  8. Arkadaşlar size fetoşun bir vaazını ifade ediyorum.Yıllar önce erzurumda kadının biri dogum yapmak üzereymiş .Kadın cagız okadar cok acı cekiyormuş’ki acıdan duramaz hale gelmiş.Ulamalardan biri Fetoşa demiş’ki sen şu caminin minaresine cık’ta ezan okuda kadın kurtulsun demiş,bizim Fetoş cıkmış caminin minaresine ezana başlamış.Kadın’ cagız sesi duyunca rahatlamış,dogumu gercekleşmiş.Ne mubarek adamış naglet olasıca’ki bir ezanla dogum yaptırıyor.Allah bizi bunların igliginden saklasın’ki şerleri nasıl olur acaba

    Yorum tarafından adanalım | Haziran 15, 2007 | Cevapla

  9. s.a arkadaşlar bende oldum olası bir uzaklık vardı adı geçen insana Allaha şükürler olsun.Gelelim konuya islamiyet kur’an Allah tarafından korunuyor bunu yok etmeye kimsenin gücü yetmez şahadet ederimki Allahtan başka ilah yoktur Yine şahadet ederimki h.z Muhammed (S.A.V) Allahın kulu ve peygamberidir.

    Yorum tarafından son_er | Temmuz 3, 2007 | Cevapla

  10. aslında olaya farklı da bakabiliriz. fethullah gülen bu ülke için çalışan zamanını ayıran birisi. onu karalayanlar bu ülke için ne yapmışlar kaç çocuğu okutup olimpiyatta türkiyeyi temsil ettirmişlerdir. ona saldıranlar öcalanla sarmaş dolaş olanlar ile eski tüfek koyu solcular deil mi. bide burdan bakın.

    Yorum tarafından saffakir42 | Temmuz 18, 2007 | Cevapla

  11. dinlerarası diyaloğ ile ilgili şunu söyleyim:evet papalık dinler arası dialoğ anlayışını 1960 larda bakanlık olarak kurduğunda amaçlarını şöyle diyorlar:”bizim diyalog amacımız hristiyanlığı yaymaktır.” ama bu bakanlık yeni papa benedick gelince kaldırılmıştır.sebebini papa benedick şöyle diyor: “bu güne kadar diyaloğdan hep biz kaybettik.” fethullah hoca ise: “bizim diyaloğ korkumuz yok. çükü hz.peygamberin dininde bıoşluk yok ki” diyerek onları kendi silahlarıyla vurmuyor mu.. olaylar ve konuşmalar bu…

    Yorum tarafından saffakir42 | Temmuz 18, 2007 | Cevapla

  12. feto ve tayyip denen köpeklerin ne mal oldugunu herkes gördü ebrehe ve ordusu ile krsı karsıyayız 21. yuzyılın ebu cehileri Hz Allah ıslah etsin ne diyelim…….

    Yorum tarafından akuuu | Temmuz 21, 2007 | Cevapla

  13. http://www.tayyip.org/forum/showthread.php?t=915
    sayın genel kurmay başkanımıza alenen edilen hakareti gözlerinizle görün
    bu nasıl vatan severliktir anlamadım gitti …

    Yorum tarafından kemalist75 | Eylül 28, 2007 | Cevapla

  14. şunu herkes iyi bilsin ki ordumuza ve askerlerimize yapılmış hakaret biz türk halkına yapılmış demektir ve lütfen buna izin vermeyelim allah ordumuzu korusun saygılar …

    Yorum tarafından kemalist75 | Eylül 28, 2007 | Cevapla

  15. bizler bazı şeylere inanmaktan zorluk çekeriz bazen inanmakistemeyiz işte onlardan birside bu kendi silahımızla bizi vuruyorlar
    ,lk önce gözümüzde patişah sonra zavallı sonra kurtulan arslan
    biz sonra haydi sana ne yaptılar parşala sizler görmedinizmi destek sonumuzköstek
    baqzıları inanmak istemiyor ya hiçmi düşünmüyorsunuz bu insanlar birgünde nasıl zengin oluyor doğan lar gibi bazıları nasıl yıkılıyor uzanlar gibi bunları yapmak kolay değil ama oldu amatayyip hiç zorlanmadan hapse giriyor ve çıkıyor ve parti başına diyecek bir şey bulamıyorum maç gibi
    stat amerikada hakemler siyonist teknik patron ne olduğu türk değil oynayanlar keza
    eskibir fadıl akgündüz vardımileetvekili satın alacam dedi şimdi hepsini satın aldılar
    türübünler artan bilet fiyatlarınla kalsın

    Yorum tarafından ahim | Nisan 17, 2008 | Cevapla


kürşat için bir cevap yazın Cevabı iptal et